Basının desteğine ihtiyacımız var

Türk Metal Sendikası Genel Merkezince, “1. Yerel Medya Kurultayı” gerçekleştiriliyor.

GÜNDEM 18.09.2021 04:32:00 0
Basının desteğine ihtiyacımız var

Türk Metal Sendikası Genel Merkezince, “1. Yerel Medya Kurultayı” gerçekleştiriliyor.
Bugün, (17 Eylül) Aydın’ın Dimim İlçesindeki Büyük Anadolu Didim Resort Otel’in ‘Anadolu Salonu’nda, Türk Metal’in yetkiliği olduğu bölgelerden yaklaşık 100 basın mensubu katıldığı Kurultayın açılışı konuşmasını yapan Türk Metal Sendikası Genel Başkan Danışmanı Mesut Ergutay, Kurultay’ın düzenlenmesindeki amacı aktardı.
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pervrul Kavlak, katılımcılara ‘Hoş geldiniz’ diyerek başladığı konuşmasında, uzun süredir Yerel Medya temsilcileri ile bir araya gelmeyi ve ilişkileri geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi.
Kavlak, yerel medyanın gücü ve etkisinin farkında olduklarına dikkat çektiği konuşmasında, şöyle dedi:
“Özellikle iki yıl önce imzaladığımız MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi sürecinde Bursa yerel basınıyla kurduğumuz yakın ilişki sayesinde, O bölgedeki 60 bine yakın üyemize çok daha kolay ulaştık, mesajlarımızı doğrudan iletme olanağı bulduk. Bu gördük ki, gazetesiyle, televizyonu ve radyosuyla, yeni medya dediğimiz internet gazeteciliğiyle yerel medya, gerçekten de sandığımızdan daha etkili, daha güçlü. O nedenle, her sözleşme döneminde böyle bir yerel medya kurultayını düzenleme kararı aldık. Bu kurultay bir sendika tarafından Türkiye'de ilk kez düzenleniyor. Bu anlamda hep birlikte bir ilki gerçekleştiriyoruz. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyor, şahsım ve Türk Metal topluluğu adına Saygılarımla selamlıyorum.”
81 BİNDEN 215 BİN ÜYEYE…
Konuşmasını, Türk Metal’in içinde bulunduğu yeni dönem toplu iş sözleşmesi sürecini anlatarak sürdüren Türk Metal Lideri Kavlak, şunları söyledi:
“Bir sendikanın en temel işlevi, faaliyet gösterdiği işkolunda çalışan işçileri örgütlemek ve onlar adına başarılı toplu iş sözleşmeleri imzalamaktır. Bizim de amacımız, hedefimiz budur. Biz, çok şükür ki, örgütlenme konusunda başarılı bir sendikayız. Yalnızca  pandemi sürecinde, herkesin evlerine kapandığı bir dönemde bile 62 yeni işyerinde 24 bine yakın işçiyi  Sendikamız ailesine kattık. Şu anda da, çeşitli bölgelerimizde, örgütlenme çalışmalarımız devam ediyor. Bu çabalarımız sonucunda, Genel Başkan olduğumda 81 bin üyeyle devraldığım Türk Metal'i bugün 215 bin üyesiyle ülkemizin en büyük sendikası haline getirdik. 
BU ÜLKEDE SENDİKALAYMA HAKKI VAR MI?
Ülkemizde en sorunlu alanların başında sendikal örgütlenme geliyor. Çünkü ne yazık ki, bazı işverenler, endüstri ilişkileri sisteminin olmazsa olmazı olan sosyal diyalogtan ısrarla kaçıyorlar. Sendikayla çalışmak istemiyorlar. Bu işverenler, çalışma yaşamında dikensiz bir gül bahçesi istiyor. Çalışanlarını sömürmek, onları adeta boğaz tokluğuna çalıştırmak istiyor. Yaklaşık bir aydır, Çin kaynaklı bir telefon firması olan Şayomi'de Örgütlenme mücadelesi veriyoruz. Bakanlıktan çoğunluk tespitini almamıza ve işyerinde yetkimizin kesinleşmesine rağmen,  işveren, sendikalı 170 arkadaşımızı işten atarak sendikalaşmanın önünü kesmeye çalışıyor. Çoğunluğu kadın olan arkadaşlarımız günlerdir fabrika önünde yatıyor. Yalnızca Şayomi'demi? Ülkemizin dört bir yanında direniş çadırları var. İşçiler hakları için direniyor. Sendikalaşmak istiyor. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam için mücadele veriyor. Sormak istiyorum; Bu ülkede sendikalaşma hakkı var mı? Var... Anayasal bir hak mı? Evet, anayasal bir hak... Peki, biz bu hakkımızı özgürce kullanabiliyor muyuz? Hayır, kullanamıyoruz. Peki, Sendikalaşma hakkını engelleyenlere ceza yasamızda hapis cezası var mı? Evet, var. Peki, bunca yıldır, sadece sendikalaştıkları için işinden atılan, ekmeğinden olan dünya kadar işçi varken, siz hiç hapis yatan bir işveren duydunuz mu? Duymadınız, duyamazsınız. 
SORGUSUZ SUALSİZ İŞTEN ATIYORLAR!
Birileri işçileri sorgusuz sualsiz işten atıyor, tazminatını, hakkını vermiyor; ondan sonra da arabulucu adı altında birileri devreye girip zaten ekmeksiz kalmış işçiyi üç kuruşa razı etmeye çalışıyor. Bu yasalar birilerine işlemiyor, birileri bedel ödemiyor. Bedel ödeyen hep biz oluyoruz, emekçiler oluyor. İşte biz, böyle bir kara düzenle baş etmeye çalışıyoruz. Anayasal hak olan grev hakkımızı ne yazık ki özgürce kullanamıyoruz.  Birkaç belediye grevi dışında son 20 yıldaki bütün grevler ertelendi. Biz Türk Metal olarak her sözleşme döneminde grev kararı alıyoruz, ama bir türlü grev yapamıyoruz. Çünkü yaptırmıyorlar. Oysa 3-5 gün bile grev yapabilsek, belki de metal işçisinin kaderi değişecek. 
ZİHNİYETLERİN DEĞİŞMESİNİ TALEP EDİYORUZ
2010’da Anayasa Referandumu yapıldı. O güne kadar az da olsa toplanan,
çeşitli konuların görüşüldüğü ekonomik ve sosyal konsey anayasal bir kurum haline getirildi. Peki, o günden sonra kaç kere toplandı? Hiç. O halde, biz, hakların kağıt üstünde kaldığı bir düzen istemiyoruz. Anayasalar, yasalar değişebilir, ama biz asıl olarak zihniyetlerin değişmesini talep ediyoruz. Kağıt üzerindeki yasaların değil, kafalardaki yasakların kalkmasını istiyoruz. Bu ülkede; haktan, hukuktan, insan haklarından söz ederken, hiç kimse emekçilerin haklarını görmezden gelmemelidir. Bunu da herkes böyle bilmelidir.”
SENDİKA GÜVENCELİ İŞÇİ AZINLIKTA
Türk Metal Lideri Pevrul Kavlak, ülke genelindeki sendikalı işçi sayısından yıllara göre rakamlar verdiği konuşmasında, şunları kaydetti:
“Ülkemizde işçi sınıfı içinde sendikal güvenceye sahip küçük bir azınlık var. Sözleşme yapıyor, ücret artışı alıyor, sosyal hakları var, işten çıkarılırsa tazminatı garanti… Peki diğerleri? Bunların hiçbiri yok... Asgari ücrete talim ediyor. İşten atılıyor, tazminat falan alamıyor. Köle gibi çalıştırılıyor, sahip çıkanı yok.
ÖRGUTLENME MÜÇADELESİNE DEVAM…
O nedenle, örgütlenme mücadelemizi ne pahasına olursa olsun, sonuna kadar sürdürmeliyiz. O arkadaşlarımızı da, sendikalarımız çatısı altına almalıyız. İşimiz çok zor. Ama biz yine de, bütün bu olumsuz koşullara rağmen metal işkolunda örgütlenmemize devam ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Yalnızca örgütlenme çalışmalarımızla değil, imzaladığımız toplu iş sözleşmeleriyle de
başarılı bir sendikayız. Özellikle son iki dönemde imzaladığımız toplu iş sözleşmeleriyle Türk sendikal hareketine büyük bir dinamizm getirdik. İmzaladığımız bu sözleşmelerle, metal işçileri hem ücretleriyle hem de sosyal haklarıyla çok önemli kazanımlar elde ettiler. Bağımsız anket firmalarına yaptırdığımız ölçümlerde toplu sözleşmelerden memnuniyet oranı yüzde 90'a yakın çıkıyor. Bizim bu başarılı sözleşmeleri imzalamamıza rağmen, elde edilen bu ücretleri ise ‘asla’ yeterli bulmuyoruz.
yeterli mi? Bütün çabamıza, mücadelemize, sözleşmelerde elde ettiğimiz bütün kazanımlara rağmen, ülkemizde emekçileri yoksulluk sarmalından kurtaramıyoruz.
12 EYLÜL DARBESİ VE SONRASI
Çünkü dünyada 1980'li yıllarda uygulamaya konan, ekonomi politikaları, yeni bir dönemin başlamasına neden oldu. Ülkemizde de 12 Eylül askeri darbesinin şekillendirdiği ekonomik, toplumsal ve siyasal yaşamda ortaya çıkan tahribatın en büyük etkisi çalışma yaşamında görüldü.  1961 Anayasası'nın işçilere sağladığı hakların önemli bir bölümü  12 Eylül darbesi ile ortadan kaldırıldı. Uygulanan politikalarla sendikalar zayıflatıldı, emeğin sermaye karşısında gücü önemli ölçüde kırıldı. Sendikasızlaştırma, taşeronlaşma gibi politikalar uygulamaya konuldu. Türkiye'de 40 yıldır uygulanan bu ekonomi politikalarının temel özelliği, ücretlerin düşürülmesiydi.  Bunun için toplu sözleşmeler ve grevler baskı altına alındı.  Ülkemiz, 1980'li yılların başından bu yana uygulanan neoliberal politikalarla, ‘Ucuz işçi cenneti’ne dönüştürüldü. Bu ülkede başbakanlar, bakanlar, yabancı sermayeye çağrılar yaptılar. ‘Gelin ülkemizde yatırım yapın, burada işçilik çok ucuz, burası ucuz işçi cenneti’ diyerek övündüler. Kolay değil, 40 yıllık bir tahribattan söz ediyoruz. Bu tahribatın ortadan kaldırılması, 12 Eylül ürünü çalışma mevzuatının değiştirilmesi gerekiyor. 
BASININ DESTEĞİNE İHTİYACIMIZ VAR
Tabu bunları biz yapacağız. Nasıl ki sömürünün sona ermesini sağladıysak, diğer sorunları da; direnerek, mücadele ederek, gerekirse kavga ederek biz çözeceğiz. İşte bu toplantımızın en önemli amaçlarından biri budur. Bizim basın emekçilerinin desteğine ihtiyacımız var. Sesimiz, nefesimiz olmanıza ihtiyacımız var. Bizim mücadelemize vereceğiniz her destek, yapacağınız her haber, yazacağınız her yazı emekçilerin sofrasında bir dilim daha ekmek olacaktır. Onların bebelerinin sütü, Alın terlerinin karşılığı olacaktır.
YİNE KAZANACAĞIZ… YİN EKAZANACAĞIZ… YİNE KAZANACAĞI…
Konuşmasını, 2021-2023 dönemini kapsayan MESS Grup Toplu İş Sözleşmesine ilişkin hazırlıkları ve başlattıkları çalışmaları anlatarak sürdüren Türk Metal Lideri Pevrul Kavlak, “taslağa son şeklini verdik. İlk altı ay için ücretlerimize, toplamda yüzde 29,57 artış talep ettik. İşimiz kolay mı? Değil. İşimiz her geçen gün zorlaşıyor. Ancak şunu da unutmayalım, bir söz vardır; Kolayı herkes yapar, önemli olan zoru başarmaktır, denir. Türk Metal hep zoru başaran olmuştur. Bu kez de zoru başarmak için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Arkamızda üyelerimizin gücü, desteği,
yılmadan, bıkmadan süren direnci oldukça yine kazanacağız...Yine kazanacağız... Yine kazanacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
TÜRKMETAL’İN SOSYAL YAŞAM DESTEĞİ
Sendikalarının işçilerin ekonomik yaşamlarını yanı sıra sosyal yaşamlarına da dokunduklarını, bu doğrultuda birçok tesisi de üyelerin hizmetine sunduklarına da değinen Kavlak, şöyle konuştu:
“Ülkemizde yeni nesil sendikacılık dediğimiz yeni ve farklı bir sendikal anlayışın öncüsüyüz. Çalışmalarımızı ücret sendikacılığının ötesine taşıyarak Üyelerimizin hayatına dokunan, onların yaşamını kolaylaştıran ve güzelleştiren çalışmalar yapıyoruz. Bakın, İçinde bulunduğumuz bu bina,
Üyelerimizin öz malıdır. Onların alın terlerinden biriktirdiğimiz aidatlarla yapılmıştır. Bunun yanı sıra, Ankara'da 2, Karadeniz Ereğli ve Kıbrıs'ta bir olmak üzere başka otellerimiz de vardır.
Bazı çevreler, ‘Sendikaların oteli mi olur’ diyerek bizi eleştiriyorlar. Herkes kendi açısından haklı olabilir. Ancak bir de konuya farklı açıdan bakmakta yarar var. Bakınız; sadece bu yaz boyunca, izinlerin başlamasıyla birlikte, bizim otellerimizde, ve bu amaçla kiraladığımız diğer otellerde, toplam 70 bin üyemiz tatil yaptı. Eş ve çocuklarını da katarsak, bu sayı 210 bini aştı. Üyelerimiz, aileleriyle birlikte evlerinden çıkıp, yeniden evlerine dönene kadar, ceplerinden tek kuruş harcamadan tatil yaptılar. Bu müthiş bir tablodur. Biz Türk Metal isek; Bu ülkenin en büyüğüysek, işte bu müthiş tablo sayesindedir.”
KIZ ÖĞRENCİ YURDU
Kavlak, Türk Metal’in eğitime yönelik desteklerine de devam ettiğini anlattığı konuşmasında, şunları kaydetti:
“Son dönemdeki bir diğer hizmetimiz de, Üyelerimizin üniversiteye giren kız çocukları için Öğrenci yurtları açmak oldu. Ankara'da ‘5 yıldızlı’ bir yurdu hizmete açtık. Çocuklarımız üç kişilik odalarda kalıyor, Günde üç öğün yemek yiyor ve bunlar için ayda yalnızca 700 lira ödüyor.  Ankara'dan sonra
Sırada İstanbul ve İzmir'de açacağımız yurtlar var. Üyelerimiz artık, kız çocuklarını güven içinde Sendikamıza emanet edecek. Biz de bu kızlarımızın, çağdaş, nitelikli, yurtsever ve ‘Atatürkçü Gençler’ olmaları için elimizden geleni yapacağız.”
SAĞLIK NİZMETLERİ
Türk Metal’in üyeleri ile ailelerine yönelik sağlık hizmetlerinden de bahseden Kavlak, “2017 yılında imzaladığımız MESS Grup Toplu İş Sözleşmesiyle Ülkemizde devrim niteliğinde bir hak aldık. 150 bine yakın üyemiz için ‘Tamamlayıcı Sağlık Sigortası’ maddesini sözleşmeye koyduk. Artık Türk Metal üyeleri, daha önce önlerinden bile geçemediği Özel hastanelerde tedavi oluyor. Ceplerinden de tek kuruş çıkmıyor. Diş paketinden 1000’e yakın üyemiz yararlandı. Covid-19 virüsüne yakalanan üyelerimiz Sigortanın kapsamına alındı” diye konuştu.
Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, programa verilen ara sonrası katılımcıların talebi üzerine hatıra fotoğrafları çektirdi, yerel yayın kuruluşlarının sorularını yanıtlaması ardından; işten atılan işçilerle ve Şayomi firması yetkilileri ile görüşmek üzere  Büyük Anadolu Didim Resort Otel’den ayrıldı.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Gazeteci Prof. Dr Abdülrezak Altun, “Türkiye’de Yerel Basın ve Sorunları” başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Altun, “provokatif konuşma’ olarak nitelendirdiği sunumunda, bazı filmlerden kesitler de alarak, medya üzerinde kurulan baskıdan söz etti.
Medyanın da bazı eksikleri olduğuna değinen Altun, özellikle dijital medyanın, basılı medya üzerinde olumsuz etki yarattığını savundu.
Öğleden sonraki program ile devam edecek olan Türk Metal Sendikası 1. Yerel Medya Kurultayı yarınki (18 Eylül) programın ardından sona erecek.