Bugün 4 Ocak 1991'in üzerinden 34 yıl geçmiş olsa da, o günlerin etkisi hala taze.
DAHA DÜN GİBİ AKLIMDA HEPSİ. BU BÜYÜK MÜCADELE TARİHE SİLİNMEZ BİR İZ BIRAKTI
Zonguldak'tan Ankara'ya uzanan bir mücadeleye 34 yıl önce tanık olduk.
Bugün 4 Ocak 1991'in üzerinden 34 yıl geçmiş olsa da, o günlerin etkisi hala taze. O tarihten 34 yıl önce, Zonguldak'tan Ankara'ya doğru yürüyen madencilerin ve halkın gücü, sadece bir kent değil, tüm Türkiye için büyük bir anlam taşımaktadır. 4 Ocak'ta başlayan ve 8 Ocak'a kadar süren bu büyük yürüyüş, sadece bir bölgenin değil, tüm işçi sınıfının haklı taleplerinin simgesi olmuştur.
Yürüyüşün öncesi de bir o kadar önemli. Zonguldak’ta, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda çalışan işçiler, uzun günler boyunca hakları için alanlardaydılar. Binlerce işçi, kararlı bir şekilde sokaklara dökülüp, zam talep ettiler. O dönemin merhum genel başkanı, her gün Zonguldak caddelerinde halkı cesaretlendiren güçlü bir liderdi. Birçok kez, "Yürüyüş başlıyor," diyerek büyük değişimin müjdesini vermişti. Babam da Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda çalışıyordu ve bu tarihi yürüyüşe katılmıştı. O zamanlar ben de Zonguldak'a gidip bu eylemi izlerdim. Bugün ise, aradan geçen 34 yılın ardından, her şey daha net görünüyor.
4 Ocak 1991’de başlayan yürüyüş, sadece Zonguldak'tan değil, tüm Türkiye'den bir ses yükseltti. 150 bin kişilik bir kalabalık, kar ve soğuğa rağmen Ankara'ya doğru yürüdü. Madenci fenerlerinin ışığı, sadece Zonguldak'ı değil, Türkiye'yi de aydınlattı. Yürüyüş boyunca atılan sloganlar, ülkenin dört bir yanından duyuldu ve bu büyük mücadele, Türkiye'nin tarihinde silinmez izler bıraktı.
4-8 Ocak 1991 Büyük Madenci Yürüyüşü simgesel bir anlam taşır. bu tarih, maden ocaklarının, demir-çelik sektörünün ve enerji sektörünün tehdit altında olduğu bir dönemde, maden işçileri ve Zonguldak halkının verdiği büyük mücadelenin günüdür. Bu yürüyüş, madencilerin haklı talepleriyle seslerini tüm dünyaya duyurdukları bir eylemdi. Kar-kış demeden yollara düşen işçiler, güçlü bir irade ve kararlılıkla mücadelelerini sürdürdüler.
O dönemin lideri Şemsi Denizer'in önderliğinde gerçekleştirilen bu eylem, sadece Zonguldak’tan bir çıkar yol değil, tüm Türkiye'ye umut oldu. Maden işçileri, her türlü zorluğa rağmen, sadece kendi haklarını değil, tüm işçilerin hakkını savunmak için birleştiler. 1991’deki bu büyük yürüyüş, Zonguldak’ın ve maden işçisinin gücünü dünyaya tanıttı.
GÜNÜMÜZE ETKİSİ: MADENCİLERİN MÜCADELESİ SÜRÜYOR
Yıllar geçse de, Zonguldak’tan yükselen bu büyük ses unutulmadı. O günlerin ruhu, bugüne kadar süregelen mücadelelere ilham verdi. 1994’te maden ocaklarının kapanmasına karşı verilen direniş, 2016 ve 2017 yıllarında TTK’nın özelleştirilmesine karşı sürdürülen protestolar, bu eylemlerin devamıdır. GMİS, her zaman madencilerin hakkını savunmaya devam etti ve bugün de bu mücadelenin simgesi olmaya devam ediyor. Zonguldak, bir madencilik şehri olarak, aynı mücadele anlayışıyla ayakta durmaktadır.
BİR GEÇMİŞ, BİR GELECEK: ZONGULDAK’IN GÜCÜ VE BİRLEŞEN SESİ
Bugün, Zonguldak’ın ve TTK'nın geleceği, ülkemizin sanayisinin ve enerji güvenliğinin teminatıdır. 1990'ların başında yaşanan büyük yürüyüş, sadece bir direniş değil, aynı zamanda Türkiye'nin geleceğine sahip çıkma mücadelesiydi. Zonguldak'ın ve maden işçilerinin geçmişteki cesaretinden alınan ilhamla, gelecekteki zorluklara karşı da güçlü bir direniş ortaya çıkacaktır.
ZONGULDAK ANLAMINI YİNE BULUYOR
O büyük yürüyüş, sadece bir dönemin sembolü değil, Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin simgesi oldu. Bugün, Zonguldak'ın ve madencilerin sesi yeniden duyuluyor ve bu ses, Türkiye'yi aydınlatmaya devam ediyor. O gün, Zonguldak sadece bir şehir değil, tüm Türkiye'nin kalbi oldu.
Zonguldak’ta yükselen ses, bir halkın direnişinin, bir şehrin ve bir ülkenin geleceğine sahip çıkma mücadelesinin simgesi olarak tarihe kazındı.
O büyük yürüyüş, sadece bir dönemin sembolü değil, Türkiye işçi sınıfının mücadelesinin simgesi haline geldi. Bugün, Zonguldak'ın ve madencilerin sesi yeniden duyuluyor ve bu ses, Türkiye'yi aydınlatmaya devam ediyor. O gün, Zonguldak sadece bir şehir değil, tüm Türkiye’nin kalbi olmuştu. Zonguldak’ta yükselen bu ses, bir halkın direnişinin, bir şehrin ve ülkenin geleceğine sahip çıkma mücadelesinin simgesi olarak tarihe kazındı.
Yıllar geçse de, o büyük yürüyüşün hatırası, her zaman canlı kalacak ve Zonguldak'ın bu destanı, tüm Türkiye için ilham vermeye devam edecektir.